Centro Havana
Ege'nin kuzey noktası Çanakkale, gurur duyduğumuz tarihi, tertemiz denizi ve doğası, genetiğinin bozulmasına direnen mis gibi domatesleri, sıcacık ve samimi insanları ile özellikle İstanbul'da yaşayanların kaçış noktaları arasında. Bize kalan 2 nadide adaya (Bozcaada - Gökçeada) ulaşmak için bile mutlaka uğradığımız Çanakkale'de neler var bakalım :)
Ege'nin kuzey noktası Çanakkale, gurur duyduğumuz tarihi, tertemiz denizi ve doğası, genetiğinin bozulmasına direnen mis gibi domatesleri, sıcacık ve samimi insanları ile özellikle İstanbul'da yaşayanların kaçış noktaları arasında. Bize kalan 2 nadide adaya (Bozcaada - Gökçeada) ulaşmak için bile mutlaka uğradığımız Çanakkale'de neler var bakalım :)
Canım şehrim İzmir'in altından girip üstünden çıkacağımız, neredeyse tüm ilçelerine uğrayacağımız bir sayfamız var! Bir takım şeyleri öğrendik sanırım artık; çekirdeğe çiğdem, simide gevrek, mısıra darı, çamaşır suyuna klorak diyoruz biz İzmirliler. Ama belki de bizi güzel yapan bu sebeplerdir :) Sadelik, doğa, zeytinyağı, güneş, soğuk deniz evet hepsi değil ama çoğu sadece İzmir'de!
Canım şehrim İzmir'in altından girip üstünden çıkacağımız, neredeyse tüm ilçelerine uğrayacağımız bir sayfamız var! Bir takım şeyleri öğrendik sanırım artık; çekirdeğe çiğdem, simide gevrek, mısıra darı, çamaşır suyuna klorak diyoruz biz İzmirliler. Ama belki de bizi güzel yapan bu sebeplerdir :) Sadelik, doğa, zeytinyağı, güneş, soğuk deniz evet hepsi değil ama çoğu sadece İzmir'de!
İstanbul’da yaşayanlar! Hangimize fazla gelmez ki burada yaşamak, ya da yaşamaya çalışmak! İşten çıkıp en az 1 saatini yolda kaybedeceğini bilmek. Öğle arasında o çalıştığın güneş görmeyen klimalı plazalardan 5 dakika bile olsa nefes almaya çalışmak. Kaldırımda üzerine üzerine gelen insan topluluğu. Kötü kokular arasında yaptığın metrobüs, metro, otobüs yolculukları. Manavından bakkalından kötü kalite meyve sebzeleri ateş pahasına almak. Ve daha sayacağım ama elimin yazmaya gitmediği tonla beter düzen!
Hepimizin her şeye rağmen bu şehirde yaşamak veya hala yaşamayı sürdürmek için uzun listelerce sebepleri var. Ha bu şehir kötü mü? Hayır! Hatta belki de insanoğlunun görüp görebileceği mükemmel ve kocaman imkanları barındıran bir İstanbul bu. Ne yazık ki, bu mükemmelliği doğa katline, rant savaşlarına ve önünü alamadığımız artan nüfusa kaybediyoruz. Yine ille de İstanbul diyoruz ama :)
10 yılı aşkın süredir İstanbul’da yaşasam da bir Egeli olarak, nefes almaya kaçmak için ilk seçeneğim hep Ege oluyor. Ege’ye giden yollar (her ne kadar çoğunlukla uçak da kullansam) hep beni heyecanlandırıyor ve içimi tarifsiz bir mutlulukla dolduruyor.
Şimdi size Mayıs gibi davranmayan serin bir Mayıs ayında yaptığım Bergama- Sivrice- Assos- Babakale- Çanakkale araba turunu anlatacağım. Ancak bu turda öyle Osmangazi köprüsü, kaymak gibi yollar, turnikeli geçişler vs. olmayacak. Aksine bol oksijen, deniz manzarası, gizli göller ve yolunu kesen koyun sürüleri olacak :) Her ne kadar kilometreler göz korkutucu olsa da, inanın öyle güzel köylerin içinden geçip, öyle güzel çeşmelerden su içiyorsunuz ki ne yol yorgunluğu ne uzun mesafeler kalıyor. Hedef bir yere ulaşmak değil, yolun kendisi idi!
Bahsettiğim rota şu şekildeydi;
-
Trafiğin hafifleştiği bir saat (19 Mayıs tatili trafiği göze alınarak sabah 3 yola başlamak için idealdi :) ) Eskihisar İskelesi’nden arabalı feribota binilir ve Topçular İskelesi’nde inilip Balıkesir’e doğru yola devam edilir.
-
Balıkesir merkeze girilerek İvrindi’ye doğru kıvrılınılır.

3. İvrindi’den Korucu yolu takip edilerek, şahane doğanın ve minik köylerin içinden Bergama yolu takip edilir. Yolda Korucu köyünde bir çay molası bile verilir. Öyle bir yoldur ki tam Balıkesir, İzmir ve Manisa il sınırlarının öpüşüp kucaklaştığı yerleri sana gösterir.

4. Bergama’da konaklayıp konaklamamak sana kalmış. Buradan Sivrice’ye doğru Kozak yolu takip edilerek top çamlar ve fıstık çamları arasından aşık ola ola Demircidere Köyü’ne gidilir. Demircidere Köyü alevi köyü olup, mutlaka mola verilmeyi hakeden bir yerdir. Ayrıca, kahvaltı saatinde aç bilaç hissedilirse, Kozak’taki çam ağaçları arasına kurulu kahvaltı mekanlarından biri tercih edilebilir.

5. Demircidere’den Ayvalık yoluna girilir ve solundaki Madra Baraj gölüne hayran hayran bakılarak Ayvalık ayrımının olduğu Gömeç’e varılır. (dikkat yol aşırı yeşillik ve tatlılık içermektedir!)

6. Gömeç’ten sağa dönülüp kuzeye doğru solunda deniz tatlı talı yol alınır. Burhaniye, Akçay ve Altınoluk yazlık mekanları geçilir ve Küçükkuyu’da (bir zamanlar) Zeus Altarı'nın olduğu Adatepe’ye çıkılır.

7. Zeus Altarı'nda manzaraya ve nefis doğaya doyulur doyulmaz deniz kenarından Assos üzerinden Sivrice’ye varılır. Sivrice’ye Bektaş köyünden sola dönülerek ulaşılır.

8. Sivrice’den İstanbul’a uzanan hüzünlü yol dönüşü de, illa ki kalamarı ile ünlü ve Anadolu’nun bittiği en uç nokta olan Babakale üzerinden yapılır! Koyunevi rotasından gidersen yol biraz bozuk ve topraklıdır. Ama bu yol ıssız ve manzarası kat be kat güzeldir!

9. Babakale’de ister (benim favorim) Karayel Restaurant’ta ister başka göze çarpan bir mekanda güzel bir kalamar yenir ve Gülpınar üzerinden Çanakkale feribot iskelesine gidilir. (Gülpınar’dan geçerken Kösedere köyünden Türkiye’de belki de tek yerli tohumla üretilen muazzam kokulu domateslerden kapılır!)


10. Çanakkale’deki dönüş yoluna geçmiş İstanbullular’ın yoğunluğuna bağlı olarak feribot iskelesinde beklenir-ya da beklenmeden- Eceabat’a geçilerek, Gelibolu ve Tekirdağ üzerinden İstanbul’a geri dönülür. İstanbul il sınırlarına girer girmez de, evine ulaşmak için 3 saat daha yollarda yitirilir (!)

Bergama hakkında detaylı yazılara ve anılara buradan ulaşabilirsiniz :)